Reçel

Sürdüğüm şeye dönüyorum. Yapışkan bir nesne, dilin için var edildim. Ve sonra sürücü beni buldu, karanlıktan çıktık. İçime soktuğun keskin ve hızlıydı, işini biliyordun. Havada yarım bir daire çiziyoruz, yumuşak bir zemine döküldük. Keski zemine gömüyor, okşar gibi yaparken. Sürücü hırsla üst dudağını yalıyor, yeterli gelmeyecek. Yeniden keskin ancak yavaş ve daha çok olarak dökeceksin beni. Çok mu açsın? Daireyi çabuk geçmek istedin, bir parçam düştü. İri bir tane. Gözün bende ama aklını kaybettiğinden çekemeyeceksin. Ben senin rüyana geleceğim. Çırılçıplak, fazlasıyla asabi ve dişlerim dökülmüş olacaktır. Kendimi çok tükettim ve çürüdüler. Bilincine çıkan merdivenin altına uzanacağım. Ayakların titreyecek, korkularına sarılacaksın. En nefret ettiğin, en pis ne varsa sırf benim gözlerime denk gelme diye, arkalarına gizlenecek, dizlerini sıkıca kavrayıp bebek gibi ağlayacaksın. İlgimi çekmiyorsun. Kemersiz gezen bir bıyıklı var, bazen onun kucağındasın. Bıyıklı, rüyasında beni görmekten korkuyor; uykusuz, halsiz ve sayemde acısız bir gece. Bıyıklı, düşmekten de korkuyor, kendine sarılıyor. Kucağındaysan sıkılıyorsun ama kimse beni rahatsız etmesin. Sürdüğün şey dönüyor, hızı sabit değil, yere kapaklanacak. Daire, şeklini yitiriyor. Uzamış kılları ve bazıları toprakta. Babasına aşık, geceleri rüyasına sokuyor.  

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar